Bu Blogda Ara

11 Ekim 2018 Perşembe

1 AY BOYUNCA ALMANYADA NASIL ÜCRETSİZ YAŞADIM?


Hollanda'ya gelmeden 2 sene önce yurtdışına ilk yolculuğum olan Almanya'ya gitmiştim.

Gençtur aracılığıyla Almanya ya gidip 1 ay kalmıştım.O döneme kadar her Türkün yaptığı yanlışı yapıp sadece gramer ezberlediğim için;

-Fine thanks and you? Thank you sit down -dan öteye geçememiştim.Herkese sit down diyesim geliyodu. Ayakta olanlara ölüüüüüüüüm :)

Paralel evrende öğretmen ben


Neyse gittik 10 farklı milletten insan.Dünyanın en tatlı kasabasında (1.5-2 saat uzaklıkta Lutherstadt-Wittenberg şehrine) gittim.Kaldığımız yurttan 1 saat bisikletle merkeze inip(1 hafta sonra yarım saatte gitmeye başladık) Drama-Resim dersine giriyorduk.El kol Allah ne verdiyse.İnanılmaz tatlı arkadaşlıklar edindim.Avrupayı ilk orasıyla tanımam ,düzene,insanların saygısına,doğasına hayran olmamı sağladı.Ülkemden başka bir dünya da varmış bunun farkına vardım.Bize göre zorunluluk olarak düşündüğümüz ürünlerin aslında lüx olduğunu -gelişmiş-ülkede anladım.


Tek İphone kullanan bendim,kıyafet desen her gün aynı şeyleri yıkayıp kullanırlardı.
Bizde bu durum o kadar garip karşılanır ki arkadaşımızda kaldığımızda aynı kıyafetle işe okula gitmemek için yedek çanta yaparız.Değil mi ?

Tüketim çılgınlığı kısa filminden bir kare
Eğer tüketim çılgınlığı konusu ilgimi çekti diyorsanız,buraya tıklayın ve şu güzel kısa filmi izleyin derim.


Ben koca valiz,,makyaj çantam iphone'numla ve yedek şarj cihazlarımla ilk kez abarttığımızı hissettim.İnsanlar sana söylediklerin,davranışların,düşüncelerin için de değer verebiliyormuş.Ve biz aslında lüx içinde mutsuzmuşuz cidden onu anladım.Çünkü her zaman daha yenisine ulaşma hedefimiz var ve bu hedef tam ulaşacakken daha yeni bir şey eklendiği için sonsuza kadar başarısızız.

Almanların çalışma disiplini ve asık suraklılığını bilemem uzun süre yaşayanlara sormak lazım.Benim grup liderim,turizm firmasında çalışan bayan ve gruptaki Alman arkadaşım bana o kadar iyi davrandılar ki ben çok sevdim.Ayrıca bir kreşin üst katında kaldığım için çocukların velileri ile sürekli karşılaşırdım.Günaydın derlerdi bende sağa sola bakıyodum kime diyor bu diye meğerse banaymışşşşşşşş :D

Genel yurtdışında yaşayanlarda şu şikayet var,insanlar çok soğuk.İstanbulda yaşayan biri olarak,oturduğum apartmanda günaydın demezsem kimse demez.Hatta giriş katta oturan tüm sigara için bayan sözüm sana,birini gördümü ışık görmüş tavşan gibi kaçar.Çokta meraklıydım meymenetsiz yüzüne neyse...Kimseye çat kapı gitmem(ablam dahil).Plansız bir şey yapmayı sevmem..Sınırlı arkadaş grubum var onun dışında kimseye samimi davranmam.Sınırlarım vardır aşana güle güle.

Belkide bu yüzden adamlar soğuk gelmedi,asıl soğuk benim :)

Neyse Almanya yolculuğu bana çok şey kattı.Ve bayıldım.Kasaba benim yaşımda birine göre sıkıcı sayılabilirdi.Ben bisiklet kullanmayı,doğada gezmeyi,göl kenarında vakit geçirmeyi,yeni kültürler öğrenmeyi çok sevdiğim için o kasabaya aşık oldum.
Küçük binalar minik dükkanlar

Bisikletle geldiğimiz merkez

Ve böylece gezi aşığı oldum çıktımmmmm.

Almanyanın Bana Kattıkları:


  • Ailemden uzak yaşayabileceğimi,
  • Hiç tanımadığın insanlarla aynı odada kalıp güzel vakit geçirebileceğini,
  • Yurdışına ilk çıkanların korkabileceğini,korkunun normal olduğunu,
  • Farklı milletten arkadaşların olabileceğini,
  • Özellikle Türk ön yargısını kırabileceğimi,
  • Bir süre doğduğun büyüdüğün yerden uzak yaşamanın hayatım için müthiş geri dönüşlere sahip olabileceğini öğrendim.


Hala blog okuyan var mı bilmiyorumm :) Eğer okuyorsanız yorumlarınızı bekliyorum.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bumerang - Yazarkafe